Bir tek cumaları Radikal alıyorum, kitap ekine bakmak için. Her seferinde okumadan geçeyim diyorum ama İsmet Berkan kabak gibi ortada. Bugün İsrail’in katlettiği insanların ailelerinin, ölümleri metanetle karşılamalarına değinmiş. Yazının başlığı “Ölümü Yüceltme Kültürü.” Şöyle yazmış, “Herhangi bir üzüntü belirtisi yok, ölü çıkan bütün evlerde olduğu gibi ağıt yakan, gözyaşı döken yok. Babasının ölümünü yetişkin yaştaki oğlu “Sevinçliyiz, gururluyuz” diye anlatıyor gazetecilere, “Zaten şehit olmak istiyordu Allah ona şahadeti nasip etti.”
Şimdi mi aklına geldi İsmet Berkan! 30 yıldır asker cenazesi kalkıyor bu ülkeden. 7 yaşında çocuklara asker üniforması giydiriyorlar. Teröristler sevinmesin diye ağlamıyoruz diyor insanlar, bir oğlum daha var onu da veririm diyorlar. Ölümü milliyetçilik ekseninde yüceltince tek laf yok. Din ekseninde yüceltince başlasın psikolojik tahliller.
“Halbuki ben yapılanları insani yardım götürme çabası ve bu uğurda yapılan bir sivil itaatsizlik eylemi olarak biliyorum,” diye devam ediyor Berkan. Doğru biliyorsun. Akrabaları ölenleri şehit kabul edince, eylemin niteliği sivillikten çıkmıyor.
Bunu sivil itaatsizlik eylemi olarak kabul etmemenizin tek nedeni var. Gemidekilerin kafanızdaki sivil tipine uymaması. Sakallı adamlar, başörtülü kadınlar, namaz kılıyorlar, tekbir getiriyorlar. Genelkurmay resepsiyonuna giremezler. Sizin mahalleden değiller.
Bir seferinde yazmıştım tekrarlıyorum. Gazetecilerin kafası genelde az çalışır, çok fazla bilgi akışı var çünkü, motor hararet yapıyor, sentez yeteneklerini kaybediyorlar. Ama artık bunun salaklıkla ilgisi kalmadı. Bu vicdansızlıktır.
Hadiseyi İsrail basınından takip edince daha çok fikir sahibi oluyor insan. Haaretz’i okuyun, “Netanyahu hükümeti bu sınavda tam bir başarısızlığa uğramıştır. Bu büyük yenilgi sahipsiz kalamaz,” diyor. “Elit komando birliğinin, devleti batırmadan bir geminin nasıl ele geçirileceğini, ölüme yol açmadan cop ve bıçak taşıyanları nasıl yeneceğini ve silahlarını nasıl kaptırmayacağını bilmesi gerekirdi,” diyor.
Adamlar bu cinayeti sorguluyorlar. Siz cinayetten sonra katili değil, ölümü yüceltme kültürünü sorguluyorsunuz. Çok düşünceli olduğunuzdan mı? Hayır, gerzelog olduğunuzdan.
19 Aralık katliamında da aynısını yaptı bu basın. “Sahte Oruç Kanlı İftar” diye başlık attılar. Kendilerini yaktılar diye haberler yaptılar. Hepsi yalandı, 10 yıl sonra yargı kararlarıyla da ortaya çıktı. Ama o haberleri yapa yapa yükselen gazeteciler şimdi ya haber müdürü oldular, ya genel yayın yönetmeni. Bu hadiseyi manipüle edenler de onlar. En “dürüstleri” Habertürk. “Eylemci çetesi” dedi gemidekilere. En azından katillerin tarafında olduğunu belli etti, bel altından vurmadı.
Eylemlere dair bir yargıyla bitiyor Berkan’ın yazısı: “Merkezinde “din kardeşliği” var ama o merkezin etrafı Batı karşıtlığıyla, Hıristiyan ve Yahudi düşmanlığıyla örülü.”
60 yıldır aynı halt. İsrail vuruyor, aydınlar ne oluyor diyor, dünya ayaklanıyor. Hemen susturuyorlar, aynı anda, her yerde. “Hop, Yahudi düşmanlığı yapmayın.”
Ne zaman İsrail’e laf söylesek, ama durun şimdi antisemizitim yapmayalım diyen birileri çıkıyor. Ben sosyalistim, sizden mi öğreneceğim Yahudi düşmanlığını, antisemitizmi. Siz İslam düşmanı olmadığınızı kanıtlamak zorunda değilseniz, ben de Yahudi düşmanı olmadığımı kanıtlamak zorunda değilim. Rüzgâr bir tersine dönsün, ilk Yahudi düşmanlığı yapacak olan sizlersiniz yine.
En doğrusunu dün yaptığımız basın toplantısından sonra Sırrı Süreyya Önder söyledi, “Bunların dini, vicdanı her şeyleri para. Bu ülkenin bütün sermayesi ABD ve İsrail’in sermayesi ve tohumlarıdır. Bu tohumları ülkemizden atar isek, çocuklarımız kurtulur,” dedi.
Bugün az çok bir uyanış var, insanlar bunları sorguluyor. Tayyipeyşın, İsrail’e sert çıktı ama bu yapılan ikili anlaşmalar ne olacak diyorlar.
Dün yaptığımız benzetmeyi bugün tekrarlayalım. Bu halk sizi öyle bir pataklayacak ki hayatınız gözlerinizin önünden Gazze Şeridi gibi geçecek. Siz Yahudi düşmanlığından değil, asıl bundan korkuyorsunuz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder